Şair Pablo Neruda’nın,
“Benim anılarım hayaletlerle dolu bir galeridir. Belki ben kendi hayatımı değil de başkalarının hayatını yaşadım. Benim hayatım, bütün hayatlardan oluşmuş bir hayattır.”
sözleriyle asıl anlatmak istediği aşağıdakilerden hangisidir?
Bilimsel tanımlamalara göre melankolik insanlar, bütün tutarsız görünüşlerine rağmen, hayat üzerinde yoğunlaşmalarını sağlayabilen kişilere karşı çok derin bir vefa ve sevgi bağı ile bağlanıyorlar. Zamanın neresinde olduklarını kestiremedikleri için, bu yoğunlaşmayı uzun yıllar önce bile yaşasalar, yeniden sürdürebiliyorlar. Ruh bilimciler, “Eğer onunla böyle bir derinleşme yaşadıysanız ve sonra ondan uzaklaştıysanız yıllar sonra karşılaştığınızda onu yine aynı yerde bulursunuz, çünkü o sizi içinde yaşatmıştır.” diyor.
Bu parçaya dayanarak “melankolik insanlar” ile ilgili aşağıdaki genellemelerden hangisine varılabilir?
Sonbahar… İnsanın iç dünyasını hatırladığı ya da en azından hatırlamak zorunda olduğunu anladığı iklim var havada. Keskinleşen soğuktan dolayı dışarıdaki yürüyüşlerin kısaldığı, içimize doğru adımlarınsa usulca hızlandığı uzun bir yolculuğun da başı… Soğuktan kapanan kapıyla içeriye hapsolan insanın, bu esaretle içsel özgürlüğüne kavuşmasının ironisi gülümsüyor kitaplardan. İnsan herkes ve her şey oluyor satırlarda, satırların iyi geldiğini hücrelerine kadar hissediyor ve kendini önemsemeye başlıyor ve böylece atmosfer soğurken insanın içindeki iklim ısınıyor.
Bunları söyleyen bir yazar için “sonbahar” neyi ifade etmektedir?
Fotoğraflar gibi saklanası anlar yaşıyorduk eskiden. Şimdi, fotoğraflanası anların içinde olabilmek için kayboluyor gibiyiz. Bu güzel ânı hatırlayalım diye, fotoğraf çekerken; burada fotoğraf güzel oluyor, diye yapmacık bir an yaşamaya başladık ve bu sunilikten ürküyorum. Ânı yaşayan kimse kalmadı hatta kimsenin anı biriktirecek kadar hakiki kimsesi de kalmadı diye düşünmeden de edemiyorum sıklıkla.
Bu sözleri söyleyen birinin asıl yakındığı durum aşağıdakilerden hangisidir?
Akıllı iki kız kardeş yörelerindeki en büyük bilgeye gitmeye, ondan da bilgi almaya karar vermişler. Bilge adam kızların sorduğu bütün soruları bilmiş. Kızlardan birisi: Avucumun içine bir kelebek alacağım “Avucumun içinde bir kelebek var. Canlı mı, ölü mü?” diye bilgeye soracağım, ölü derse kelebeği serbest bırakacağım. Canlı derse, avucumu hafifçe bastıracağım, demiş. Avucu kapalı elini bilgeye uzatmış ve sormuş: Avucumun içinde bir kelebek var; bilin bakalım canlı mı, ölü mü? Bilge, kızın gözlerine uzun uzun bakmış ve cevap vermiş: Senin elinde kızım, senin elinde…
Bu hikâyenin ana düşüncesi aşağıdakilerden hangisidir?
Âşık Veysel’e ait,
Veysel der, kafanı nafile yorma
Dünya fani değil çöküp oturma
Adım at ileri avara durma
Yoldaş ol refaha kavuşanlara
dizelerinde vurgulanmak istenen düşünce aşağıdakilerden hangisidir?
Kadın olmakla yazmak arasında karmaşık, çelişkili ve çoğu kez de acılı bir ilişki var. Çünkü kadın yazarın önündeki en büyük engel, özgür olma gereksinimindeki yaratıcılığı dizginleyen içsel ve toplumsal denetimdir. Bizim toplumumuz gibi ataerkil baskının belirgin olduğu toplumlarda kadına yüklenen evin annesi olma, bir anlamda evin işçisi olma ve eş olma kadını sosyal yaşamda sınırlamaktadır. İçsel denetim de ataerkil toplum baskısından kurtulamamasından belki de kurtulmak istememesinden kaynaklanmaktadır. Kadın yazar da olsa, doktor, hâkim, işçi de olsa hatta karar mekanizmalarında da çalışsa öncelikle kadın olarak kendisinden bekleneni yerine getirmeye çalışacaktır. Bir erkek yazar için öncelikli olan evin babası olmak mıdır? Hiç sanmıyorum.
Bu parçada yazarın vurgulamak istediği düşünce aşağıdakilerden hangisidir?
Bir arabayı düşünün, çalışmak için yakıta ihtiyacı vardır. Motora kötü yakıt koyarsanız sizi az yol götürecektir ve atık madde olarak fazla egzoz çıkaracaktır. Bu egzozun ve kalitesiz yakıtın, motorun ömrünü kısaltacağını ve donanımına zarar vereceğini biliriz. Şeker de insan vücuduna aynı etkiyi yapar. Hücrelerimizin enerji motoru olan mitokondriler şeker tüketiminden dolayı iyi çalışamaz. Bir süre kötü koşullara dayanabilirler ama uzun dönemde motorların işlevlerinde değişimler olur. Yani hücrelerimizin çalışması bozulur.
Bu parçada asıl vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
William Shakespeare’in Coriolanus’un Trajedisi isimli oyununun ilk sahnesinde yer alan bir diyalogda kahramanlardan birisinin dile getirdiği “Şehir dediğin nedir ki insandan başka.” özdeyişinde yer alan insanın, giderek her şeyi yutan bir inşaat çılgınlığı karşısında terk edildiği edilgen konuma atıfta bulunan eser, ayrıca gelir adaletsizliğinin kentsel dönüşüm eliyle mekânda daha da görünür kılındığını vurguluyor. (…) Bugün hala sokaklarında oyunların oynandığı, şehirlilerin birbirlerinin hayatlarından haberdar olduğu, acıların ve sevinçlerin birlikte paylaşılarak ortak bir belleğe dönüştüğü mahallerin var olduğu kentler, geleceğe dair umutları yeşerten mekânlar olarak varlıklarını koruyor.
Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisi olabilir?
Geçtiğimiz günlerde çok büyük bir kriz yaşadım. İlk defa yaşadığım bir sorun değildi ama bu sefer sınırlarımı fazlasıyla zorladı: Kitaplarımı kitaplığıma yerleştiremedim! Allah başka dert vermesin ama benim gibi evi kitaplıkla ve kitaplarla dolu birisi olarak çok büyük bir sorundu. Dolaplar, çekmeceler, masanın üstü kitaplarla doluydu ve bir an gözüm karardı, bu kadar kitaba ihtiyacım var mıydı? Üstelik kütüphanemdeki kitapların hemen hemen hepsine elektronik kitap olarak ulaşabilirdim. O zaman neden bu kitapları saklamakta ısrarcıydım? Kitaplarla aramdaki bağ, birçok insanın dediği gibi kokusu da dokusu da değil. İçindekiler benim için önemli; karakterler, kurgu ve diğer ögeler benim düşüncelerimle yeniden şekilleniyor.
Parçaya göre bu sözleri söyleyen kişinin evinde çok fazla kitap olmasının asıl nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
Mehmet Akif Ersoy’a ait,
Atiyi karanlık görerek azmi bırakmak…
Alçak bir ölüm varsa, eminim, budur ancak.
dizelerinde asıl vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
Neden zaten yapılagelmiş olanları yinelemekten bıkmadan, soyut imge üretmeyi şiir yazmak olarak görenler, bir iz sürücü gibi İkinci Yeni’nin dışına taşamazlar? Neden bir çocuk inatçılığıyla “aynılaşmış” olanın farklı kılcallarında gezinmeyi, özgünlük telaşıyla saçmayla kucaklaşmayı sürdürürler?
Bunları söyleyen kişinin asıl yakındığı durum aşağıdakilerden hangisidir?